İnsan tanımadığı bir adama aşık olur mu? 
Ya da onun yollarını nasıl böyle bekler?
Ümit besler mi ona kavuşmak için?
Ya adını öğrenmek için neler yapabilir?
Ne kadar zahmete girer? 
Tüm bu soruların cevabı bu kitapta!

"Bir adam yok oluyor" Pontalis'in sıkça konuşulan öykülerinden biridir. Hikaye içinde hikayelerle bezeli olan bu kitap, sizi hikayenin içine alarak karakterinizle konuşmanıza sebep olacaktır. 

Hastalık ile baş etmek zorunda olan adam, yaşlılıkla da boğuşa dursun, kahramanımız bu çaresiz adamı görebilmek için onun olduğu, gezdiği yerlerde zaman geçirmektedir. 

İsmini dahi bilmediği bu adama karşı olan hislerini kendine dahi itiraf edemeyen karakterimiz aslında yapması ya da yapmaması gereken her şeyin farkındadır. 

Yalın dili, akıcı anlatımı ile süslenmiş hikayesi ile öykü içinde öykülerle kısa zamanda bitirebileceğiniz bir kitap... Talat PARMAN'n çevirisini yaptığı kitap, Bağlam Yayınları tarafından yayınlanmıştır. Zaman kavramı, insanlık, arkadaşlık ve aşk... Tüm bu insani duygu ve kavramların bir arada bulunduğu hikaye çok güzel anlatılmış. 

2002 yılında ilk basımı yapılan kitap, Canan SUNAR tarafından tasarlanmıştır. Eğer hala okumadı iseniz; mutlaka öneriyorum. Okurken hayatın izlerini yakalayacak, farklı hayatların bir anda aynı bütün içinde yer almasına inanamayacaksınız. 

Tanındık, bilindik kişileri okumaktan sıkılmış, yeni yazarlar arayanlara önerebileceğim ilk kitap Safran Çiçeği'dir.

Düşünce özgürlüğünün olmadığı, karanlık, farelerle dolu cezaevlerinde, koğuşlarda insanların ölüme terk edildiği bir zamandan bahsediyor kitap.

Anne sevgisi ile yanan bir kız evladı, koğuşta en iyi arkadaşı bir fare olan bir anne... Acılı ama azimli hikayesi ile bazen gözlerinizi dolduracak; bazen de intikam duygunuzu kabartacak bu öykü; çok da sanal değil. Olaylar bölgemizde yaşanıyor, yaşamlar burada son buluyor.

Okumadığınıza pişman olacağınız bir roman Safran Çiçeği. Yelda KARATAŞ ile tanışmanın zamanıdır bence. Okumadıysanız, çok şey kaçırıyorsunuz. Durum betimlemeleri, acımasızlık ve ölüm. Hepsi bir arada.

Öykü dalında önemli ödüllere layık olduğunu düşündüğüm kitap, sizlere bir dünya daha açacak.
Ünlü cinayet romanı Şah Mat'ın yazarı Mario MAZZANTI'nin ikinci etkileyici polisiye romanı: GÖRDÜĞÜNE ASLA İNANMA.

Gerek kurgusu ile gerekse karakterlerin gerçekliği sayesinde elinizden bırakamayacağınız bu cinayet romanı, her sayfasında sizi şaşkınlığa uğratıyor.

Romanımızın baş kahramanı, bir psikiyatrist olan Profesör Trevis, kendisini büyük bir cinayet zincirinin içerisinde bulur. Ortada bir katil vardır ve yıllar sonra yeniden cinayet işlemeye başlamıştır.

Kitabın isminden de anlaşılacağı üzere çok yakınımızda olan bu acımasız katil, canı yanmış bir erkektir.

Hayır, hayır. Daha fazla ip ucu vermeyeceğim. Gerilim, psikoloji ve cinayetin bir arada olduğu kitap, bağımlılık yaratacak.

Hala okumadı iseniz; mutlaka edinin!
"Özgürlük bir tepki değildir, özgürlük bir seçim değildir. Seçebildiği için özgür olduğunu düşünmek sadece iddiadır. Özgürlük, içinde ceza korkusu ve ödül beklentisi olmadan saf ve yönsüz bir gözlem halidir..."

Bu cümleler Jiddu Krishanamurti'ye ait. Evrensel öğretmen olarak adlandırılan bu düşünür, 1895-1986 yılları arasında yaşamış ve seyahat ederek sohbetler gerçekleştirmiştir. Jiddu Krishanmurti arkasında pek çok ses kaydı, yazı, öğretmen ve öğrencilerle, din ve bilim adamlarıyla yapılmış tartışma, televizyon ve radyo söyleyişisi, mektuplar bırakmıştır. Ses kayıtları kitap haline getirilmiş ve okuyucuya sunulmuştur. Özgürlük Üzerine, İlişki Üzerine, Tanrı Üzerine, Korku Üzerine, Doğru Meslek Üzerine bunlardan bazılarıdır.
İş başvurusu yapmak çoğumuz için bir zorunluluktur. Açık bir pozisyona başvururken hazırladığımız öz geçmişlerden biraz farklı olsa da, Da Vinci de bundan tam 532 yıl önce Milano Dükü Ludovico Sforza'ya hitaben iş başvurusu mektubu yazmıştır. Günümüzdeki gereksiz bilgilerle doldurulan öz geçmişlerden farklı olarak Da Vinci, Dük'ün ihtiyacı olan noktalara değinmiş, diğer önemli özelliklerini belirtmemiştir. Yalnızca Dük'ün ilgisini çekebilecek ve çağının ötesinde bir anlayışla yazdığı bu mektupta şu ifadelere yer vermiştir :

"Ey Yüce Lord,
Savaş makinelerinin mucitleri olarak ortaya çıkarılanların deneyimi artık yeterince göz önünde bulundurulduktan ve sözü edilen cihazların her yerde kullanılanlardan çok farklı olmadığını kavradıktan sonra, başkalarının hakkını yemeksizin, siz ekselanslarıma sırlarımı açıklayacağım. Sizin en uygun yer ve zamanda, aşağıda değinilen tüm konuların tanıtımını yapmayı öneriyorum.

-Çok hafif ve güçlü ve kolayca taşınmaya uygun köprüler için planlarım var.
-Bir yer kuşatıldığında hendeklerdeki suyun nasıl kesileceğini ve sayısız miktarda uzayan merdivenlerin ve diğer araçların nasıl yapılacağını biliyorum.
-Belirli bir noktaya ulaşmak için nehrin altından geçmek gerekse bile hiç gürültü çıkarmadan yer altından geçmek için tüneller ve geçitler kazmak için yöntemlerim var.
......"
Türk Polisiye kitap yazarı Ahmet ÜMİT'in en güzel kitaplarından biridir PATASANA.

Hitit'lerin yaşadığı bölgede, Anadolu'da geçiyor hikaye. Cinayetle başlayan romanda bir yandan tutucu bir halkla baş etmek, bir yandan da kazı işlerini tamamlamakla uğraşan arkeolog grubumuz, Hititli Saray Yazmanı Patasana'nın gizlice yazdığı yazıtların peşindedirler.

Cinayet kurgusunun içerisinde Anadolu tarihini de yazıtlar aracılığı ile gündeme getiren kitap, adeta tarih kokmaktadır. 

İlk basımı 2000 yılında yapılan roman, Ahmet ÜMİT'in üçüncü romanıdır. 

Teknoloji, yazılım, projelendirme, bulut bilişim derken; meslek dalları da bu değişime uyum sağlamak zorunda kaldı. Bu değişimle beraber, değişik iş dalları da ortaya çıktı. Bunların başında makale yazarlığı, içerik editörlüğü, reklam yazarlığı ve transkription gelmektedir.

Transkription,  belirli bir amaçla kaydedilmiş olan röportaj ve konuşmaların metne çevrilmesi olayıdır. Transkript yapacak kişinin, transkripti yapacağı dilin imla ve noktalama kurallarına hakim olması ve sözlü dili yazı diline güzel bir şekilde çevirebiliyor olması beklenmektedir. Örneğin; sözlü dilde "hadi" diye seslendirdiğimiz kelime yazı diline "haydi" olarak çevrilmelidir.

Transkription yaparken yanınıza alacağınız en iyi şey sabır olmalıdır. Çünkü 15 dakikalık bir röportajın transkripti en az 1 saatini alacaktır.

Transkription yapılıyor iken konuşmalar halinde yazılmalıdır ve yazının başında röportaj içerisinde geçen kişiler belirtilmelidir.

----------------------------------------------------------------------------------

Örneğin,

Hasta: Soruları cevaplayan (röportaj veren) kişidir.
Doktor: Soruları soran hekimdir.

Doktor - Hasta Röportajı 2 

Doktor: Merhaba, nasılsınız?
Hasta: İyiyim siz nasılsınız?
Doktor: İyiyim. Teşekkür ederim. Röportajımızı kabul ettiğiniz için öncelikle teşekkür ederim. Bu projenin amacı....




İstanbul Deniz Otobüs seferlerinden birçoğu geçici bir süre için olduğu belirtilerek iptal edildi.

Bostancı-Kadıköy-Bakırköy-Yenikapı-Kabataş seferleri iptal edilirken; 1 Ocak 2015 Perşembe sabahı başlayacak olan deniz otobüsü yolculukları da tekrar düzenlendi.


  • Yenikapı - Bursa - Yenikapı seferleri sabah 7:30'dan öğlen 15:00 a alındı.
  • Yalova - Yenikapı ve Yenikapı - Yalova; Pendik - Yalova ve Yalova - Pendik seferleri de yine karşılıklı olarak iptal edildi. 





Her yıl bir çok yeniliğin getirildiği ilköğretim ve orta öğretim müfredatında olumlu bir gelişme ile karşı karşıyayız.

Önümüzdeki yıldan itibaren 8. sınıf öğrencileri Kariyer Planlama isimli yeni dersleri ile özgeçmiş hazırlamayı öğrenecek; stres yönetimi, kriz yönetimi ve piyasadaki firmaların çalışma alanları konusunda detaylı bilgiye sahip olacak.

"Kendini Tanıma", "Güvenli ve Sağlıklı Yaşam", "Eğitim Yaşamı", "Meslekleri Tanıma" ve "Kariyer Planlama" ana başlıkları altında kendini geliştirecek olan öğrenciler; Kariyer Planlama dersini haftada bir saat alacaklar.

Ders kapsamında farklı faaliyet alanlarındaki farklı şirketlere yapılacak olan iş yeri ziyaretleri sayesinde öğrencilere bilmedikleri alanlardaki iş kolları da tanıtılmış olacak.

Yunan mitolojisinde uyku tanrısı Hypnos.
Yer altında, ebedi karanlığın hüküm sürdüğü Erebos'ta yaşar, ama her gece annesi Nyx (gece tanrıçası) ile birlikte göğe çıkar. Hypnos ölüm tanrısı Thanatos'un ikiz kardeşidir, bu yüzden bu ikisi çoğu zaman birlikte anılır ve tasvir edilir. Oneiroi adı verilen, kara kanatlı rüya daimonları da Hypnos'un kardeşleri veya oğullarıdır. Omuzlarında ya da şakaklarında bir çift kanat taşıyan genç bir erkek görünümünde betimlenen Hypnos'un, tasvirlerde elinde genellikle sembolü sayılan bir afyon çiçeği sapı veya ucundan unutkanlık nehri Lethe'nin sularının damladığı bir ağaç dalı olur, bazen de bir meşaleyi yere bakacak şekilde, ters tuttuğu görülür. Mitolojik hikayelerde fazlaca yer almamakla birlikte, ay tanrıçası Selene'nin aşık olduğu yakışıklı çoban Endymion'a gözleri açık olarak uyuma yetisi Hypnos tarafından bağışlanmıştır. Roma mitolojisindeki karşılığı, yine uyku anlamlarına gelen Somnus veya Sopor'dur.




ODTÜ Teknokent, 2000 yılından bu yana küçük büyük yüzlerce şirkete ev sahipliği ederek, genç girişimcilere bilgi yuvası olmaya devam ediyor.

14 yıldır Teknoloji Transfer Ofisi aracılığı ile bilimi teknoloji ile birleştiren ODTÜ eğitim, danışmanlık, elektronik, bilişim ve savunma sanayinin büyük küçük firmalarına ev sahipliği ediyor.

Lisans 3. sınıfta okuyan öğrencilere staj imkanı da sunan TEKNOKENT, öğrencileri bölümlerine ve ilgi alanlarına göre  başvurdukları şirketler arasından uygun olan bir tanesine yerleştiriyor ve eğitimleri bitmeden iş hayatına atılmalarını ve deneyim sahibi olmalarını sağlıyor.
Günümüzün yaygınlaşan hastalıklarından biri olan epilepsi hastalığı sara olarak da bilinmektedir. Halk arasında "sara nöbetleri geçiriyor" olarak tanımlanan daha çok şuur kaybının görüldüğü bu hastalık, bir grup beyin hücresinin ani bir hücresel elektriğe maruz kalması sonucu vücutta nöbet oluşturmaktadır.

Epilepsi, sinirsel bir hastalık olmasının yanında, nöbetlerin beyindeki sinir hücrelerinin arasındaki akım dengesizliği sonucu oluştuğu belirtilmektedir.

Epilepsi hastalığı ilaç kullanımının yanı sıra psikolojik ve sosyal bir tedavi sürecine ihtiyaç duymaktadır. Hasta eğer bir çocuk ise mümkün olduğunca okulda yalnız bırakılmamalı; genç ya da yetişkin ise ağır işlerde çalışılmamalıdır. Kişinin nöbetini tetikleyen etkenler belirlenmeli ve bu etkenlerden uzak durması sağlanmalıdır.
İbni Fadlan 921 yılında Abbasi halifesi Muktedir'in İdil Bulgarları hükümdarı Almış Han'a gönderdiği heyetin içinde yer alan dönemin diplomatı ve gezginidir. Görevi İdil Bulgarları'nın müslüman bilginlerini dinlemek, halifenin mektup ve hediyelerini iletmek olan İbni Fadlan seyahatnamesini Rihle adlı eserinde kaleme almıştır.

Seyahati sırasında Oğuz türkleri ile karşılaşan İbni Fadlan Oğuz Türklerine ilişkin şu cümleleri kaleme almıştır:

"Bu dağı geçtikten sonra Oğuzlar denen Türk kabilesinin yanına vardık. Bunlar göçebeydiler. Kıl çadırlarda konup göçüyorlardı. Göçebelerde olduğu gibi yer yer gruplar halinde çadırları vardı. Zor şartlar içindeydiler. Yolunu şaşırmış eşekler gibi bir dine inanmıyor ve başvurmuyorlardı, akıllarına göre hareket ediyor, hiçbir şeye ibadet etmiyorlardı. Aralarında biri reisine bir şey danışınca 'Ey rabbim şu şu konuda nasıl hareket edeyim' der. İradeleri şura iledir. Yalnız bazen bir konuda ittifak edip o işi yapmaya karar verirler. İçlerinden en değersiz biri gelir bu ittifakı bozabilir.

"Zina diye bir şey bilmezler. Birinde böyle bir şey görürlerse onu iki parçaya bölerler. Ağaçların dallarını bir yere getirip failin ellerini-ayaklarını ağaca bağlarlar, sonra o dalları serbest bırakırlar adam ikiye ayrılır."




Orman ve Su İşleri Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü ormanlardaki çeşitliliği sürdürerek iklim değişiklikleri ve hastalıklara karşı direnci sağlamak, ıslah potansiyeli olan genleri korumak ve ekosistem devamlılığını sürdürmek için türlerin korunmasını amaçlıyor.

Bakanlık 2013 yılında orman zararlıları ile mücadele amacıyla 341.631 hektar alanda çalışma yaparak, 53 laboratuvarda üretilen 534.500 faydalı böceği ormanlara bıraktı. 1984 yılından günümüze kadar devam çalışmalar kapsamında 11.421.000 böcek üretilerek ormanlara bırakıldı. Ayrıca Biyolojik Mücadele kapsamında 5.700 keklik ormanlara salınarak, 130 karınca nakli gerçekleştirildi. 61.125 suni kuş yuvası ile ormanlara asıldı.

Biyolojik Mücadele kapsamında ormanlarımızda yer alan faydalı böceklerin erginleri toplanarak, laboratuvarlara taşınıyor ve laboratuvarlarda elde edilen olgun bireyler ormanlarda zararlı böceklerin bulunduğu ağaçların diplerine bırakılıyor. Laboratuvarlarda üretilen faydalı böcekler, zararlı böceklerin nesillerini yok etmekle birlikte kendi nesillerini de devam ettirerek ormanlarımızdaki biyolojik çeşitliliği korumaya katkıda bulunuyor.

J eğrisi, devalüasyonun ilk etapta dış ticaret dengesini olumsuz yönde etkileyeceğini ancak bu durumun belirli bir süre geçtikten sonra, ihracat ve ithalat kalemlerini değişmesi ile, tersine döneceğini iddia eden etkidir.

Söz konusu etkinin ilk belirtisi , düşük döviz kuru nedeniyle ihraç mallarının ucuzlaması, ithal malların ise pahalı hale gelmesidir.

Bu etki bir süre sonra ithalat ve ihracat hacimlerinin değişmesiyle tersine döner. Ülkenin dış ticaret hacminin değişmesi iki nedenden gerçekleşir:

-Ülkenin ihraç ettiği mallara olan dış talep, malların ucuzlaması nedeniyle artar.
-Ülkede bulunan tüketiciler, devalüasyon sonucu pahalı hale gelen ithal mal ve hizmetleri satın almaktan ucuzlayan yerel mal ve hizmetlere kayarlar.
Tüketicilerin, herhangi bir mal veya hizmet için ödemeye razı olduğu bir bedel vardır. Örneğin; sıcak bir yaz günü buz gibi bir içeceğe 10.-TL ödemeye razı olabilirsiniz. Ödemeye razı olacağınız bu bedelin yanında bir de bu mal ve hizmetler için piyasada kendiliğinden oluşan ödemenizin yeterli olacağı tutarlar vardır. Ödemeye razı olduğunuz bu bedel ile gerçek piyasa değeri arasındaki farka tüketici artığı denir ve tüketicinin refahını ölçmek için kullanılan göstergelerden biridir. Tüketici artığının en fazla olduğu ürünlerin başında içme suyu gelir.

Toplumsal refahın yüksek olduğu ülkelerde tüketici artığı da yüksektir. Devlet, regulatif kurumların yaptığı düzenlemelerle piyasanın daha rekabetçi hale gelmesini sağlar. Tüketici artığının azalmasına sebep olabilecek birleşme ve satın almaları düzenler, engeller. Rekabet kurumunun temel görevi bu düzenlemeleri yerine getirmektir.

"Ormansız bir yurt vatan değildir.", "Yeşil görmeyen gözler, renk zevkinden mahrumdur." bu sözler Önderimiz Atatürk'e ait. Ağaçların, ormanların çeşitli amaçlarla yok edildiği bir dönemde, doğa bilincimizi tekrar hatırlamak adına atamızın içimizi ısıtan anısını paylaşmak istedik.


Yürüyen Köşk olarak bilinen 1929 yılında Yalova'daki çiftlik arazisi üzerine inşa edilen köşk Atatürk tarafından Türk milletine hibe edilmiştir. Köşkün yapımı sırasında karşılaşılan bir zorluk yaratıcı bir çözümü de beraberinde getirmiştir. Köşkün ikinci katının yapımı sırasında yetkililer asırlık bir çınar ağacının dallarının inşaata girdiğini fark etmiş ve ağacı kesmek zorunda kaldıklarını belirtmiştir. Bunun üzerine Atatürk, "ağacı kesemezsiniz, köşkü kaydırın" talimatı ile bugünlere ilham olması gereken bir talimat vermiştir. İlk etapta nasıl yapılacağı üzerinde tartışmalar olsa da, İstanbul'dan tramvay rayları getirilmiş ve köşkün temellerine yerleştirilerek köşk kaydırılmıştır. Asırlık çınar bugün müze olarak kullanılan Yürüyen Köşk'ün yanında tarihi ile birlikte yaşamaya devam etmektedir.


Eğitimin iki ana başlıkta incelenmektedir:


1- Formal (Planlı) Eğitim

  • Örgün Eğitim 
  • Yaygın Eğitim


2- Informal (Plansız) Eğitim






1) Formal Eğitim

Belirli bir eğitim amacına sahip, belirli bir yerde uzman niteliğindeki kişiler tarafından verilen eğitimdir. Formal eğitimde mutlaka planlanmış kazanımlar ve eğiticiler bulunmaktadır.  Eğitim kesinlikle belirli bir mekanda eğitim uzmanı ve öğrencinin yüz yüze olduğu bir şekilde yapılır. Sınırlı bir sürede işlenen konular için önceden hazırlanmış eğitim malzemeleri kullanılmalıdır.

Formal eğitim de kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır:

Örgün Eğitim: 

Örgün eğitim, öğrenci, öğretmen ve ders materyalinin aynı ortamda aynı zamanda bir arada olduğu eğitim şeklidir. Yaş grupları birbirine yakındır ve ders saati kesinlikle bellidir. Resmi bir eğitim tipidir ve sonunda diploma verilmektedir.

Yaygın Eğitim:

Örgün eğitimden ziyade yaygın eğitim, zamanı belli olan, usta öğreticiler tarafından verilen ve yaş grupları değişken planlı eğitim programlarıdır. Halk eğitim merkezleri, çıraklık okulları, mesleki eğitim merkezleri, uzaktan eğitim birimleri, özel dershaneler yaygın eğitim veren disiplinlerdir.

2. Informal Eğitim

Plansız şekilde gerçekleşen davranış değişikliklerine sebep olan eğitim türüdür. Başka bir şekilde anlatılması gerekirse, kişinin hayat içerisinde karşılaştığı kişilerden, çevresindeki olaylardan edindiği bilgi ve becerilere plansız eğitim denir. Bu süreçte zaman, mekan ya da program belli değildir. Kişinin doğuştan ölünceye kadar yaşantısı içerisinde edindiği tüm davranış değişiklikleri plansız eğitim içerisinde yer almaktadır. 




Amerika Birleşik Devletleri, 2015 yılında çılgın bir projeye imza atmaya hazırlanıyor. Enviromission adlı proje güneş enerjisinden faydalanmayı hedefleyen dev bir güneş enerjisi kulesi inşa ederek enerji üretecek.  800 metreden büyük bir bacadan oluşan bu yapı tamamlandığında  yılda 200 megawattlık enerji üreterek yaklaşık 150 bin hanenin enerji ihtiyacını karşılayabilecek. Maliyeti 750 milyon doları bulan proje Güney Kaliforniya Enerji tarafından 30 yıllığına kiralanmış durumda. Enviromission projesinin 11 yıl içerisinde maliyetini amorti edeceği hesaplanıyor.

Sistem ortada dev bir kule ve etrafına yerleştirilmiş güneş enerjisi panellerinden oluşuyor. Bu paneller 40 santigrat derece havayı 80-90 santigrat sıcaklığa kadar çıkarabiliyor. Isınıp yükselen hava tek yol olarak yapının ortasında bulunan kule içerisinde yükseliyor ve kulenin içerisinden geçen hava türbinleri döndürerek enerji üretilmesini sağlıyor.


Eğitim, tüm disiplinleri kapsayıcı olması nedeniyle tek bir tanım ile kısıtlanacak kadar sığ bir kavram değildir.


Platon'a göre eğitim, bedene ve  ruha yetenekli olduğu mükemmelliği vermek anlamına geliyor iken; Çiçeron'a göre eğitim, çocuğu insan haline getirmek sanatıdır. Rousseu'ya göre ise eğitim, doğaya göre insan yetiştirmek iken; Selahattin ERTÜRK'e göre eğitim, bireyin davranışında kendi yaşantısı yolu ile ve kasıtlı olarak, istendik yönde değişme meydana getirme sürecidir.





Eğitimin Özellikleri

  • Eğitim bir süreçtir ve bu süreç sonunda bireyin davranışlarında bir değişim olmalıdır.

  • Bu değişim istenilen yönde ve istenilen şekilde olmalıdır. 

  • Eğitimde mutlaka bireyin edinmesi gereken bir kazanım ya da bir davranış vardır. 

  • Bireyi geliştirmeyen kazanım eğitim olarak nitelendirilemez. 

  • Eğitim bireyin kendi içerisindeki dünya ile dışındaki dünyanın birleşmesiyle oluşturulabilir. 




Kitap incelemesi iki şekilde yapılır:

1) Analitik İnceleme (Daha çok kelime inceleme içerir)

2) İçerik İnceleme (İçeriği inceler)

Eğer profesyonel anlamda eleştiri ya da inceleme projeleri yapıyor iseniz; Analitik İnceleme yöntemini kullanmalısınız. Bu yöntem kendi içerisinde farklı dallara ayrılır. Cümle yapıları(devrik cümlelerin çokluğu, anlatım bozuklukları yönü vs...) açısından yapılan incelemeler olduğu gibi yazım yanlışları, çevirmenin gücü, kullanılan kelimelerin kökeni gibi faktörleri incelemeleri yönü ile kendi içinde dallara ayrılmaktadır. 

Eğer okuduğunuz kitapları özümsemek adına incelemeler yazmak ister iseniz; içerik incelemesi yapmalısınız. 

İçerik incelemesine başlarken dikkat etmeniz gereken ilk nokta; yazardan bağımsız incelemeler yapabiliyor olmanızdır. Bu demektir ki; yazarın hayatı, yazarın yazarlıktaki başarı ya da başarısızlıkları kitabın içeriğini etkilememelidir. Yazardan bağımsız yaptığınız incelemeler çok daha yararlı ve doyurucu olacaktır. 

İnceleme yaparken dikkat etmeniz gereken bir diğer konu da imgelerdir. Yazarın hikayenin içerisinde sıkça tekrarladığı kelimeler, sıkça üzerinde durduğu durumlar, aslında hikayenin arka planında verilmeye çalışılan mesajdır. Örneğin cami, tapınak, kilise gibi dini simgeleyen kelimeler OTORİTE anlamını taşımaktadır. 

İnceleme yaparken, kitabın hikayesi kısa bir şekilde anlatılmalı, karakterler de aynı şekilde kısa kısa tanımlanmalıdır. 

İnceleme yapmadan önce kitap okunuyor iken sizi etkileyen, kafanızda yer eden, olumlu ya da olumsuz bir şekilde kafanızda yer tutacağına inandığınız kelime, cümle ya da paragrafların altını çizmelisiniz. Bazen oluyor ki eleştiri yazınızı yazarken aklınıza bir nokta geliyor fakat nereden hatırladığınızı bilemiyorsunuz. İşte bu notlar size yardımcı olacaktır. 

Son olarak, hiç bir inceleme yazısı tam anlamıyla nesnel yazılar olmayacaktır. Çünkü inceleme yazılarımızı yazıyor iken kendi bilgi ve deneyim birikimlerimizin etkisindeyizdir. 


Diyanet İşleri Başkanlığı Mesleki Bilgiler Sınavı bugün (22 Aralık 2014) başladı.

31 Aralık 2014 günü sona erecek olan başvurular hakkında genel bilgilere ÖSYM sitesinde detaylı olarak yer verilmiştir.
Günümüz dünyasında sigarayı bırakmak üzerine makaleler yazılmış, araştırmalar yapılmış ve çeşitli yöntemler denenmiştir. Ancak konu üzerine nihai sonuç kişinin kendi iradesi ile bunu başarabileceği yönünde olmuştur. Bu yazıda sigaranın zararları gibi klişe konulardan ziyade iki önemli kavram üzerinde durulacaktır: sigarayı bırakmak ve sigara içmemek.

İlk bakışta iki kavram da birbirinin aynısı olarak görünebilir fakat; sigarayı bırakmak toplumun ortak bakış açısı geliştirmesi ile oluşmuş zor bir eylem olarak zihnimizde yer tutar. Halbuki sigara içmemek ise yapılacak eylemin kendisidir. Sigaradan uzak durmak isteyen bir kişinin ilk iş olarak yapması gereken, sigarayı bırakıyorum tuzağının içine düşmemektir. Sigarayı bırakmak deyimi, zor bir işi yapmaya çalışıyorum fikri ile, tekrar içme yönünde motivasyon sağlamaktadır. Sigara içmemek  ise kendi isteği ile yaptığı bir davranışı yapmamak çerçevesinde değerlendirilecek ve kişinin kendi kararını tanımasını sağlayacaktır.

Özetle, sigarayı bırakmak yönünde verilen kararın başarısız olması, o kavramın içine kendimizi iterek başarısız olacağımızı yolculuğun başında kabul etmemizdir. Oysa ki, yaptığın bir eylemi yapmamak çerçevesinde durum değerlendirildiğinde, insanların geliştirdiği sanal bir kavram olan sigarayı bırakıyorum fikrinden ziyade sigara içmiyorum düşüncesine sarılarak iplerin kendi elimizde olduğu fark edilecektir.

PISA, her 3 yılda bir yapılan 15 yaş grubu öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçmeyi hedefleyen bir programdır.

Uluslar arası öğrenci değerlendirme programı olarak nitelenen programın ana amacı 15 yaş grubu öğrencilerinin eğitim tercihlerini inceleyerek, onları bir nebze ölçmek ve bir nebze de onları tanımaktır.

Proje kapsamında öğrencilere anketler, röportajlar ve başarı testleri; örgün eğitim alan ilköğretim ve liselerde (anadolu, fen, meslek ve çok programlı liseler) uygulanmaktadır. Bu uygulamalar sonucunda dünya çapında bir sıralama listesi yayınlanarak, ülkelerin eğitim seviyeleri karşılaştırılıyor.

2012 PISA verilerine buradan ulaşabilir ve inceleyebilirsiniz.
Türk sinemasının Güdük NECMİ'si Halit AKÇATEPE,

 geçtiğimiz hafta kendisini rahatsız hissederek hastaneye başvurmuş ve sağ tarafını etkileyen bir felç geçirdiği tespit edilmiştir.


76 yaşındaki usta sanatçı konuşmakta güçlük çekiyor, yürüyemiyor ve sağ tarafını kullanamıyor.

28 Mart 1884 yılında Çorlu'da dünyaya gelen ESENDAL, o zamanlar çiftçilik yapan Şevket Bey ve Emine Şadiye Hanım'ın 3 oğlundan ikincisidir.

Edebiyatçılığının yanı sıra büyükelçilik, milletvekilliği ve parti genel sekreterliği yapmıştır. En ünlü eseri Ayaşlı ile Kiracılarıdır. (1934)

Çocukluğunda savaş ve göç olayları nedeniyle eğitimine sistemli bir şekilde devam edemeyen yazarımız, Arapça, Fransızca ve Farsça'yı kendi çabaları ile öğrenmiş ve geliştirmiştir. Balkan Savaşları, Bulgar Baskınları ve göçler nedeni ile mal varlığını kaybeden ESENDAL ailesi İstanbul'dan önceleri kaçtıysa da sonra geri dönmek zorunda kalmıştır. 1907 yılında babasını kaybeden ESENDAL, memurluğu alarak ailesinin sorumluluğunu üzerine almıştır.

Dayısının kızı ile evlenen Memduh Şevket Mehmet, Ahmet ve Emine adlarını verdiği 3 evlada sahiptir.

1906 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne Kara Kemal yardımı ile üye olmuştur. Önceleri ücret karşılığı iş yapan Memduh Şevket, ilerleyen zaman ile birlikte grubun düşünce yapısını benimseyerek mesleki temsilciler grubunun da önde kişileri arasında olmuştur.

13 Kasım 1918 tarihinde İngilizlerin İttihat ve Terakki Cemiyeti ofisi baskınlarından kaçmayı başarabilen Esendal, İstanbul'un farklı yerlerinde yaşamış ve İtalya'ya da göç etmiştir. 1920'de Mustafa Kemal ATATÜRK'ün çağrısı üzerine Milli Mücadele'ye destek vermek için Ankara'ya gitmiştir.

Esendal, memuriyet yılları arasında 1912'de Bakü,  1925'de Tahran ve 1933'de ise Kabil Elçiliği yapmıştır.

1925'de Türkiye'ye geri döndüğünde Kabataş Lisesi ve Mekteb-i Sultani'de coğrafya öğretmenliği yapmıştır. Öğretmenlik yılları sırasında ittihatçı arkadaşları ile Meslek Gazetesi ismiyle bir siyasi gazete çıkardı.

Yazarın öyküleri Sanat ve Edebiyat, Seçilmiş Hikayeler, Ulus, Ülkü, Hisar, Pazar Postası, Türk Dili gazete ve dergilerinde yayınlanmıştır.

Türk edebiyatının durum hikayeciliğinin temsilcilerindendir.
En ünlü eseri Ayaşlı ve Kiracılarıdır.

16 Mayıs 1952 günü hayatını kaybeden Esendal, Ankara Cebeci mezarlığı'na defnedilmiştir.
Ticaret Kanunu'na göre adi ortaklıklar, iki ya da daha fazla gerçek kişinin bir sözleşme ile bir araya gelerek ticari faaliyet göstermesi ile oluşur. Sözleşme yazılı ya da sözlü olabilir.

Adi ortaklıkların sermaye şirketlerinden farklı olarak bir tüzel kişiliği bulunmaz. Ortaklar sermaye olarak şirkete nakdi ya da emeğini getirebilir. Adi ortaklıklarda ortaklar, tıpkı şahıs şirketlerinde olduğu gibi şirket borçlarından tüm mal varlıkları ile sorumludurlar. Şirket ortaklarının her biri şirketi temsil ve idareye yetkilidir.

Adi ortaklık kurulduğunda sermaye olarak belirtilen mal varlığı şirket kurucularının ortak mal varlığı olarak kabul edilir ve şirketin sağlayacağı kazanç yine ortak mal varlığı olarak kaydedilir. Kar-zarar dağılımı sözleşmede aksi belirtilmediği takdirde sermayeleri ile orantılı olarak değil; eşit olarak paylaştırılır.





         2015 yılı gelinleri!

Bu haber sizin için. Bu yılın en gözde rengi MOR. Prenses model kabarık nişanlıklar bu yılın nişanlık modasını sarsıyor. Nişanlık modelleri aşağıdadır:






 

 

 


Günümüz dünyasının pazarlama trendleri hızla değişmektedir. İşletmeler hızla müşteri odaklı pazarlama stratejileri geliştirmekte, ancak müşteri odaklılık her işletme tarafından doğru anlaşılamamaktadır. Müşteri odaklılık demek, özetle, müşterilerinizin önceliklerini belirlemekten geçer. Söz konusu öncelikler kimi zaman dile getirilirken, kimi zaman müşteriler tarafından dahi fark edilemezler.

Yöneticiler dilen gelen ihtiyaçları açıkça okumakla uğraşır, ancak sessiz ihtiyaçlara  ulaşmak için kayda değer bir yaratıcılık göstermek zorundadırlar.

Bu sessiz, dile getirilmemiş ve bazen bilinmeyen ayrıcalıkları konuşturmanın en güçlü araçlarından biri de ilişki içinde bulunulan birimin sanayici, aile ya da birey olması fark etmeksizin tüketicinin sistem ekonomisini incelemektir.

Tüketicinin sistem ekonomisine, ürün ya da hizmetin bedeli, ürünü ya da hizmeti kullanma, depolama veya dağıtma maliyeti, satın alma işlemleri ve kullanma sürecinde harcanan zaman, tüm süreç boyunca karşılaşılan güçlükler dahildir. Kısaca, söz konusu sistem ekonomisi, üründen ziyade o ürünün ya da hizmetin satın alınması, kullanılması gibi tüm süreci kapsayan bedeldir. Sistem ekonomisi, büyük kutu iken, ürün bu büyük kutunun içinde kalan küçük kutudur.

Özetle, tüketicinin dile getirdiği ihtiyaçlar bütünü sadece ürünü işaret ederken, o ürün ya da hizmeti satın alıp kullanma aşamalarının bütününde dile getirilemeyen sessiz önceliklere odaklanmak, müşterilerinize değer katacak ve sizi farklılaştıracaktır.

Özel hukuk tüzel kişiliklerinden olan ve sermaye şirketlerinin tüm tipik özelliklerini gösteren Anonim şirket, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş olan, ortakların yalnızca sermaye payları ile sınırlı olduğu şirket türüdür.
Ortakların sorumluluğu sınırlı ve payların devri şahıs şirketlerine oranla daha kolay olduğu için çok sayıda kişinin bir araya gelmesine ve çok büyük sermayelerin toplanmasına elverişlidir. Anonim şirketler küçük tasarrufların bir araya gelmesine olanak sağlayarak, büyük sermayeler oluşturur; bu sermayeleri ekonominin hizmetine sunarak büyük yatırımların gerçekleşmesine ve önemli projelerin hayat bulmasına olanak sağlarlar.

Anonim şirketlere ilişkin bazı özellikler şunlardır:

- En az bir kişi ile kurulabilir.
- Genel kurul ve Yönetim kurulu zorunlu organlardır.
- Sermaye en az 50.000.-TL olmalıdır.
- İdare ve temsil yetkisi yönetim kuruluna aittir.
- Kural olarak her pay, sahibine bir oy hakkı verir.


Süper Lig Beşiktaş - Akhisar Belediye maçı saat 19:00'da Başakşehir Fatih Terim stadında oynanacak.


Sakatlarının çokluğu nedeniyle morali bozuk olan Kartal takımı Ligin yükselen ekiplerinden biri olan Akhisar Belediye'sine karşı oynuyor. Süleyman ABAY'ın yöneteceği maç Lig TV ekranlarında yayınlanıyor olacak.


Beşiktaş Takımı Muhtemel 11'i

Tolga,
İsmail,
Ersan Adem,
Pedro Franco,
Serdar Kurtuluş,
Olcay Şahan,
Jose Sosa,
Veli Kavlak,
Atiba Hutchinson,
Gökhan Töre,
Cenk Tosun

Akhisar Belediye Takımı Muhtemel 11'i

Oğuz,
İsmail,
Uğur,
Douglas,
Kerim,
Bilal,
Bruno Mezenga,
Güray,
Didier Zokora,
Merter,
Theofanis Gekas

Limited şirketler, tek ortakla kurulabilen, ortakları gerçek veya tüzel kişi olabilen, bir ticaret unvanı altında kurulan ve ortakların sorumluluğu, koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlı olan şirketlerdir (T.K. 573). Şirket tipinin ismi de zaten bu sınırlı sermaye yapısından gelmektedir.

Limited şirketlerin bazı özellikleri şunlardır:

- Tüzel kişilik ticaret siciline tescil ile kazanılır.
- Şirket sözleşmesinde ticaret unvanı ve merkezinin bulunduğu yer, işletme konusu, sermaye tutarı ve paylarının oranları, müdürlerin ad-soyad, unvan ve vatandaşlıkları açıkça belirtilmedilir.
- Şirket müdürü ve genel kurulu zorunlu organlardır.
- En az bir ortakla kurulabilir ancak ortak sayısı 50'yi geçemez.
- Şirket sermayesi en az 10.000.-TL olmalıdır.
- Şirketin idare ve temsili ana sözleşme ile müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa verilebilir.
- Şirketin sona ermesi, şirket sözleşmesinde belirtilen hallerde, genel kurul kararı ile, iflasın açılması ile veya kanunda öngörülen hallerde gerçekleşebilir.



Bir bilgisayar ağı iki ana birimden oluşmaktadır:

1) Sunucu (Server): Ana Bilgisayar olarak bilinen Sunucu, bilginin paylaşılacağı ana makinedir. Donanım birimlerinin paylaşımında da aynı şekilde birimin bağlı olduğu bilgisayar birimi paylaşacağından o bilgisayara sunucu deriz.

Sunucular, paylaştıkları belge ve bilgilere göre isimlendirilirler: FTP sunucusu, HTTP sunucu, Veri Tabanı Sunucusu gibi. Sunucular, diğer bilgisayarların kesintisiz ulaşımının sağlanması amacı ile sürekli açık kalmak zorundadırlar; bu yüzden genellikle özel bir bilgisayar hazırlanarak, sunucu görevini üstlenmesi sağlanır.


Bir ağda birden fazla sunucu bulunabilir. Bu sunucular web kaynaklarının paylaşımı amacıyla bir tane,  donanım birimlerinin paylaşımı için ise yine bir sunucu kullanılabilir.


2) İş İstasyonu (Workstation): Bilgiyi sunucudan talep eden, kullanan bilgisayarlardır. Bu bilgisayarlara terminal ya da istemci de denilmektedir. Önceden sunucu ile aynı işletim sistemine sahip olması gereken bu bilgisayarlar, artık farklı işletim sistemine de sahip olabilmektedir.



Ticaret Kanunu'na göre komandit şirket; ticari bir işletmeyi ticaret unvanı altında işletmek amacıyla kurulan ve şirket alacaklarına karşı ortaklardan birinin veya bir kaçının sorumluğu sınırlanmamış, diğerlerininki konulan sermaye ile sınırlanmış bulunan şirket tipidir.Komandit şirketler iki farklı tipte oluşturulabilir.

1- Adi komandit şirket
2- Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket

Kollektif şirketlerden farkı, komandite ve komanditer olmak üzere iki tür ortaktan oluşmasıdır.

Komandite ortaklar, aynen kollektif şirket ortağı statüsündedirler. Bu nedenle komandite ortaklar şirket borçlarına karşı tüm malvarlıkları ile sorumludurlar.Şirket ana sözleşmesinde özel bir düzenleme getirilmemişse, her bir komandite ortak, şirketin ticari faaliyetlerinde idare ve temsil yetkisine sahiptir.

Komanditer ortaklar, limited ve anonim şirket ortakları gibi, şirket borçlarından koydukları sermaye oranında sorumludurlar. Şirketin yönetim ve temsilinde söz sahibi olmayan ortaklardır. Tüzel kişiler de sermaye sağlayarak bir komandit şirkete komanditer ortak olabilirler
.

Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin adi komandit şirketlerden farkı; komanditer ortakların ortaklık hakkı, anonim şirketlerde olduğu gibi pay oranına bağlı olmasıdır. Bir diğer deyişle, şirket alacak ve borçlarından koydukları sermaye oranında sorumludurlar.



İlk defa 1969 yılında oluşturulan ilk bilgisayar ağı 4 bilgisayardan oluşmaktaydı.

Birden fazla bilgisayarın, bilgi ve belge alışverişi amacı ile birbirine bağlanmasıyla oluşan yapıya network (ağ) denir. 



Günümüz koşullarında ağ kavramı fiziksellikten daha çok soyut bir anlama taşınmıştır (sosyal medya). 1969 dan 2000 lere kadar aradan geçen sürede bilgisayar ağları sadece fiziksel yapılar ile kuruluyor idi. Bu kurulumun en önemli parçaları kablolar, çoklu prizler ve ağ kabloları idi. 2000 li yılların başından itibaren artık kablosuz ağ kavramına geçilmiştir. Kablosuz ağlar ile ağ kavramının anlamı değil şekli değişmiştir.

Ağdaki bilgi ve belgelerin paylaşımının yanı sıra donanım birimlerinin de paylaşımı fiziksel ya da kablosuz ağ yardımı ile gerçekleşebilmektedir. Yazıcı, tarayıcı gibi donanım araçlarının paylaşımının kurulması sırasında bir yönetici bilgisayar olmalıdır ve kendisine bağlanan bu donanım birimlerinin kimlerle (hangi bilgisayarlarla) paylaşılacağını ve ne şekilde kullanımına izin verileceği ayarlarını düzenlemesi gerekmektedir. Paylaşıma açılmayan dosya, belge, bilgi ve kaynaklar; içerisinde bulunduğu bilgisayar dışındaki bir bilgisayar tarafından görüntülenemez ve kullanılamaz.

Toparlamak gerekir ise; belge, bilgi ve elektronik aygıtların birden fazla kişi tarafından kullanılabilinmesini sağlayan yapıya denir.

Ticaret Kanunu'na göre ticari bir işletmeyi ticaret unvanı altında işletmek amacı ile gerçek kişiler arasında kurulan ve ortakların sorumluluğu şirket alacaklarına karşı sınırlandırılmamış şirketlere kollektif şirket denir.
Sermaye şirketlerinden olan kollektif şirketler şahıs şirketlerinin tüm tipik özelliklerini taşımakla birlikte, kendisini kuran gerçek kişilerden bağımsız bir tüzel kişiliğe sahiptir. Kollektif Şirketlerin bazı özellikleri şunlardır :

- Kollektif şirketlerin kurulması en az iki gerçek kişinin bir araya gelmesi ile olur.
- Kollektif şirket ortakları mutlaka gerçek kişi olmalıdır. Tüzel kişiler kollektif şirket ortağı olamazlar.
- Kollektif şirket tüzel kişiliğini ticaret siciline tescil ile kazanır.
- Minimum sermaye tutarı belirtilmemiştir.Ortaklar parasal değeri olan her şeyi sermaye olarak getirebilir.
- Şirketin ticaret unvanında ortaklardan en az birinin adı ve soyadı yer almalıdır.
- Ortakların şirket borçlarından sorumluluğu müteselsil sorumluluktur. (
- Ortaklığa yeni giren bir ortak, şirketin önceki borçlarından da sorumludur.
Şirket alacaklıları, alacaklarının tümünü tüm ortaklardan veya dilediklerinden talep edebilirler)
- Ortaklıktan ayrılan ortaklar ise kural olarak ayrıldıkları tarihten önceki borçlardan sorumlu olmaya devam ederler.


Ticaret şirketleri; şahıs şirketi ve sermaye şirketleri olarak sınıflandırılabilir. Şahıs şirketleri uygulamada gerçek kişinin kendi adına ticari faaliyetlerini yürütmesi iken, sermaye şirketlerinde gerçek kişilerden ayrı bir tüzel kişilik kurulmaktadır. Özel hukuk tüzel kişiliklerinden sermaye şirketleri, Ticaret Kanunu'na göre 4 tip olarak düzenlenmiştir:

1- Kollektif Şirket
2- Komandit Şirket
3- Limited Şirket
4- Anonim Şirket


Ayrıca tüzel kişiliğe sahip olmayan Adi Şirketler de bu gruba dahil edilebilir. Kendisini oluşturan gerçek kişilerden bağımsız bir tüzel kişiliği olmayan adi şirketler en az iki gerçek kişinin bir araya gelerek ortaklık oluşturması ile mümkündür. Kollektif Şirket, Komandit Şirket, Limited Şirket, Anonim Şirket ve Adi Şirketlere ilişkin detaylı bilgi sonraki yazılarımızda açıklanacaktır.

Daha önceki yazılarımızda belirtildiği üzere muhasebe süreci işletmenin faaliyetleri işe başlayıp, ilgili dönem sonuna kadar devam etmektedir.
Bu süreç boyunca, işletmenin faaliyetlerini kayıt altına almasını sağlayan evraklar şu şekilde özetlenebilir:

- Fişler (Kasa fişi, mahsup fişi, müşteri dekontu)
- Yevmiye Defteri (Günlük Defter)
- Defter-i Kebir (Büyük Defter)
- Mizan ( Aylık geçici mizan, genel geçici mizan, kesin mizan)

Muhasebe sürecini açılış bilançosu ile başlayıp dönem hareketlerinin kayıt altına alınarak kapanış bilançosu ile sonlanan bir süreç olarak tanımlamıştık.

Muhasebede kullanılan evraklar ile birlikte bu süreci birleştirecek olursak,

İşletmenin faaliyetleri fiş ve faturalar aracılığı ile tespit edilerek, günlük olarak Yevmiye defterine kaydedilir. Bu kayıtlar Defter-i Kebir'e (Büyük defter) aktarılır. Böylece; günlük işlemlerin kayıt altına alınması ve bu kayıtların bir defterde toplanması sağlanmış olacaktır. Daha sonra ise, büyük defterdeki kayıtlar mizan'a  aktarılır. Burada amaç muhasebe kalemlerinin son durumlarını liste halinde izleyebilmektir. Mizan; aylık geçici mizan, genel geçici mizan ve kesin mizan olarak düzenlenir. İlgili yıl sonunda ise, mizanda yer alan veriler kapanış bilançosuna aktarılarak muhasebe süreci tamamlanmış olur.


Örneğin; işletmeye dönem boyunca faaliyetleri nedeniyle para giriş-çıkışı olmuştur ve bu hareketler günlük olarak yevmiye defterine kaydedilmiştir. Yevmiye defterine kaydedilen bu para hareketleri Büyük deftere bakiyeler ile birlikte aktarılır ve son olarak bu para hareketlerinden doğan son bakiye Mizanda 100-Kasa hesabının bakiyesi belirlenirken kullanılır. Mizan üzerinde bir liste halinde belirlenen hesaplar ve tutarlar bilanço hazırlanırken kullanılacaktır.




2014 - 2015 Eğitim Öğretim Yılı 5. sınıf İngilizce müfredatında 5. ünite "Health" ünitesidir ve ünitenin içerisinde hastalık ve hastane terimleri bulunmakla birlikte "Should" yapısı da işlenmeltedir.






"Health" Konusu Kelime Listesi (Vocabulary List)


Stomach Ache: Karın Ağrısı

Headache: Baş Ağrısı

Cough: Öksürük

Sore Throat: Soğuk Algınlığı

Backache: Sırt Ağrısı

Cut: Kesik (parmak kesilmesi gibi)

Earache: Kulak Ağrısı

Runny Nose: Burun Akması

High Temperature: Yüksek Ateş

Bloody Nose: Burun Kanaması

Tooth Brush: Diş Fırçası

Broken Leg: Kırık Bacak

İnjection: İğne

Plaster: Yara Bandı

Tooth Paste: Diş Macunu

Prescription: Reçete

Dental Floss: Diş İpi

Pills: Hap

Syrup: Şurup

Cold: Soğuk Algınlığı

Patient: Hasta

Cure: Tedavi Etmek

Sunburn: Güneş Yanığı
Muhasebe döneminin başından sonuna kadar geçen sürede yapılan işlemler bütünü muhasebe sürecini ifade eder. İşletme muhasebe dönemini kendisi belirleyebilir ve bu dönem üç ay, altı ay, bir yıl olarak belirlenebilir. Uygulamada en yaygın kullanılan süre bir yıldır.

Muhasebe süreci, işletmenin kurulduğu an ile başlar ve bir sonraki muhasebe dönemine kadar devam eder. 

Örneğin; işletme 20.11.2014 tarihinde kurulmuş ve muhasebe dönemi olarak bir yıllık dönemi kullanmaktadır. Bu durumda 20.11.2014 - 31.12.2014 tarihleri işletmenin ilk muhasebe dönemi olacaktır. Bir sonraki dönem ise, 01.01.2015 ile başlayıp, 31.12.2015 tarihinde son bulacaktır.

Özetle, işletme her muhasebe döneminin başında açılış bilançosu düzenleyecek, yıl içerisinde yaptığı faaliyetleri kayıt altına alacak ve yıl sonunda kapanış bilançosu düzenleyecektir. Bu sayede bir dönemi kapatırken, işletmenin varlık ve kaynaklarını bir sonraki döneme aktarmış olacaktır. Açılış bilançosu ile başlayıp , dönem hareketlerinin kayıt altına aldındıktan sonra bir sonraki döneme aktarılmak üzere kapanış bilançosu düzenlendiği bu periyodik sürece muhasebe süreci adı verilmektedir.

İşletmenin faaliyetlerinin verimlilik, karlılık vb. açılardan değerlendirilebilmesi adına, periyodik dönemlerde izlenmesi hayati önem taşımaktadır.
Bir işletmenin ortaya çıkarılarak faaliyete geçmesi için hammadde, stoklar, araç-gereç, makine, malzeme, taşıt vb. gibi unsurların bir araya getirilmesi gerekmektedir. Ancak bu şekilde bir işletmenin kurulduğundan ve faaliyete geçtiğinden söz edilebilir. Bu unsurlar işletmenin faaliyetlerini yürütebilmesi için ihtiyaç duyduğu varlıklarıdır.

İşletme yukarıda söz edilen varlıklara (para, taşıt, makine) sahip ise, bu varlıkları sağlayan kaynakları da var demektir. Örneğin; işletme ortağının işletme kasasına para koyması ile, işletmenin varlıklarına (Kasa hesabına) ilgili tutar eklenecek, kaynaklarına (Ortaklara Borçlar hesabına) da ilgili tutar eklenecektir. Böylece, işletmenin varlıkları ve kaynakları arasında bir ilişki kurulacak ve değer olarak da bu ilişki denklik oluşturacaktır.

Bir işletmenin kaynakları; sermaye ve borçlar olarak iki ana başlık altında incelenebilir. Bunun sebebi, işletmenin faaliyetlerini gerçekleştirmesi için elinde bulundurduğu varlıkları, iç veya dış kaynaklardan sağladığı tutarlar belirlenecektir.

Sermaye: İşletme sahiplerinin varlıklar üzerindeki haklarını, değer olarak ifade eder.
Borçlar: İşletmeye varlıklarını finanse etmesinde destek olan üçüncü kişilerin ilgili varlıklar üzerindeki haklarını değer olarak ifade eder.


Örneğin; İşletmenin 10.000.-TL tutarında stokları ve 22.000.-TL değerinde taşıtı bulunsun. Toplam varlıkları 32.000.-TL olacaktır. Ortakların sermaye tutarı 15.000.-TL ise, işletme üçüncü şahıslara karşı 17.000.-TL değerinde borçlu durumdadır. Toplam kaynakları 32.000.-TL olacak ve             varlıklar = kaynaklar eşitliği sağlanmış olacaktır.

Akademik Konuşma Becerileri dersi, ODTÜ, Bilkent ve Başkent Üniversitesi başta olmak üzere öğrenim dili İngilizce olan üniversitlerde YÖK tarafından verilmesi zorunlu kılınan bir derstir. ODTÜ'de ENG 211 olarak bilinen dersin 3 büyük ödevi bulunmaktadır: Bunlardan ikisi sunum bir tanesi ise rapordur.

"Speech Analysis Report" ödevi, bu dersin tek yazılı ödevidir.Öğretim üyesinin sizlere verdiği video, music, film, konuşma ya da tartışma materyalini incelemenizi istediği bu ödevin bir örneği aşağıdaki gibidir:

Speech Analysis Report


                I watched “Bill Gates Presentation about Education” speech which was presented for TED Talks by William Henry Bill Gates, one of the founders of Microsoft Software Company. I chose this speech because of the title which includes “education” and “Bill Gates”. The main purpose of the speech is talk relationship between great teachers who make education better and development of a country over with audiences. I have interest to education and technology because of my department and my job therefore I was so careful in the watching process of this speech. It helped for my job dimension and for my presentation styles. He was so successful in his speech.

                Speaker stated that he would be starting with two important and really different questions to his presentation. In this step, he took attention for these important questions by using classic taking attention styles: giving outline and asking question. He did not introduce himself at the beginning of the speech. If that was a student presentation or was a company advertisement presentation, there would have been need for introducing himself but I think that he did not prefer introduce himself as he is a famous businessman and his audience know about him many things. He did not give the outline on the slide board. I think that he moderated the speech effectively because of his recognition by any person in the place and he controls his voice and body for taking attention at the same level over the presentation. He did not used his hands and body for showing so many things in the speech as he was talking about an abstract issue(effectiveness of education and teacher) then he wanted to take attention to speech not acts of him. He classified the speech with his words not with a slideshow. He used presentation file at the back of him for make people imagined what he reflects in his ideas; he did not stay depend on the slide show. I think that this was the most effective moderation technique for a presenter. He was so clear in his speech with using simple sentences and using life based examples. He also supported his ideas with different styles such as statistics and life based examples. He successfully integrated both life and scientific statistics with together. He had a good transition style for example he used transition sentences like “so how do you make education better? “ for passing to the second question of the presentation smoothly and in relation with the previous subtopic. He concluded the speech with the first question of the speech “How do you make a teacher great?” and stating his reflection about the topic. He stated that he was so optimistic about importance of the education for developing a country.   As I mentioned before, he talked with so simple sentences which made the speech easily followed by me and I think that by audience. He also used his voice effectively for example in some places of his speech; he made his voice been surprised while he was saying “Wouuw”. His physical delivery was simple and also effective. He acted some words of him for example he ran while he was talking about running. He moderated his voice and also body great. He used a presentation about the speech. He started to use it at the beginning of the speech but the first slide was placed so much time for me. He could use some different images despite of only one image for the first part of the speech. He used the presentation so limited time. I think that not using presentation for all the speech showed his powerful moderation skill and knowledge level about the content.  Presentation design was simple and clear. Although he used images for backgrounds, he could differentiate the text and the images of the presentation. I think that presentation was enough clear and good designed for the speech. It did not crash the interests for the topic.

To sum up, speech was so related with my job which made me chose it so I analyzed the speech not only for the English 211 course but also for the job development dimension of my life. The speech was designed and planed so carefully for taking attention to the topic and making people aware of the criticisms of the speaker by using simple presentation file and simple sentences. Due to the speech, I learned the importance of my job and also got some signs for developing my presentation skills. For example I do not use so dense presentation documents; I can use mostly my body language and my voice. In addition to this, I should develop some remarkable examples for making people imagined an abstract issue by using statistics with together life based examples.
Türk Ticaret Kanunu'na göre işletme sayılan tüzel kişiliklerin varlıkları ve bu varlıkları finanse ettiği kaynakları temel muhasebe denklemi bilanço adı verilen bir mali tablo üzerinde sunulmaktadır.

Bir işletmenin, varlıkları (aktifleri) o işletmenin faaliyetinde kullanacağı hammade, malzeme, makine, araç-gereç gibi unsurları ifade eder. Kaynakları (pasifleri) ise; o işletmenin faaliyetini gerçekleştirirken kullandığı aktifleri nasıl finanse ettiğini gösteren unsurları ifade etmektedir. İşletmeye giren herhangi bir girdinin, aynı şekilde nasıl finanse edildiğini gösteren bir başka kayıtla kaynaklar bölümüne de kayıt edilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle bir işletmenin temel bilanço denklemi; VARLIKLAR = KAYNAKLAR şeklinde olacaktır.




Kategoriler

Blog Arşivi

Blogu Çevir